‘TRABZON ‘da sel ve heyelan yazgı mi?’ paneli

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

TRABZON Büyükşehir Belediyesi ile Karadeniz Teknik Üniversitesi iş birliğinde, Trabzon‘da yaşanan sel ve heyelanların nedenleri ve mümkün tahlillerinin ele alındığı ” Trabzon‘da sel ve heyelan baht mi?” isimli panel düzenlendi.

Trabzon‘da sıklıkla görülen sel ve heyelanların nedenleri ve tahlil yolları üzerinde panel düzenlendi. Hamamizade İhsan Bey Kültür Merkezi’nde gerçekleşen panele, Trabzon Valisi Aziz Yıldırım, Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç, sivil toplum temsilcileri ve çok sayıda vatandaş katıldı. Panelistler KTÜ’lü Prof. Dr. Arzu Fırat Ersoy, Prof. Dr. Ömer Yüksek ve Araştırmacı Müellif Fatih Erol, farklı bakış açılarıyla bahisleri ele aldı.

‘HEYELANLAR YÜZDE 45’LİK ORANLA BİRİNCİ SIRADA’

Türkiye’de son 50 yılda meydana gelen tabiattan kaynaklanan afetlere ait konuşan Prof. Dr. Arzu Fırat Ersoy, “Heyelanların yüzde 45’lik bir oranla birinci sırada, zelzelelerin yüzde 18’lik bir oranlı ikinci sırada, taşkınların ise yüzde 14’lik bir oranlı üçüncü sırada yer görüyoruz. İklim değişikliğinin de olumsuz tesirlerinin giderek arttığını göz önünde bulundurduğumuzda 2019 yılında kullanılan taşkın ve heyelanların başka afetler içindeki sıvının yüzde 70 olduğunu görüyoruz. Heyelan envanter haritasını incelediğimizde tekrar Türkiye’de aslında Doğu Anadolu-Fay çizgisi ile Kuzey Anadolu-Fay sınırına paralel olarak heyelanların da epey sık tekrarlandığı görülüyor. Lakin Doğu Karadeniz ve Batı Karadeniz bölgeleri rastgele bir faal fay çizgisi üzerinde bulunmamasına karşın yeniden heyelanlardan maalesef çokça etkilenen bölgelerimiz. Bizler dünya ülkelerinden daha farklı doğmaktan kaynaklanan afetlerle maalesef gayret etmek zorunda kalıyoruz. Rusya’nın kuzey doğu kısmında bulunan Doğu Karadeniz bölgesinde sel, taşkın ve heyelanlarla sık sık karşı karşıya kalmakta ve bunun sonucunda da mal kayıp meydana gelebilmektedir. Yalnızca 2019 yılında sel ve taşkın ve heyelanların başka afetlerdeki oranı yüzde 70’tir” dedi.

‘TOPLUM ŞUURU ÇOK ÖNEMLİ’

Toplumun afet idaresinin şuurunun değerli bir adım olduğunu vurgulayan Ersoy, “Bugün burada toplanmamızın temel hedefi doğal afetlerin hayatlarımızda daha fazla bölünmektir, doğal afetlerin hayatında nelere yol açılabilir, başa çıkma süreçlerimiz tartışma ve yorulmamızı arttırmaktır. Afetler onun periyodunda insan yaşadığı ve yerleşim yerlerini derinden etkilemiş, toplumsal ve ruhsal yıkımlara neden olmuştur. yılda maalesef afetler çokça yaşamaktadır. Gerçek bilgi, aktif planlama ve merkezi ile afetlere karşı hazırlıklı olabilir ve riskleri en aza indirebiliriz. Heyelan ve taşkınlar bilhassa son yıllarda iklim değişikliğiyle birlikte daha çok ve yıkıcı hale geldi. Çok yağışların neden olduğu su baskıları, altyapı eksikliği ve insan hakları kısıtlaması, afetlerin olumsuzluklarını arttırmaktadır geçmiş bölgemizde birçok trajik olay, heyelan ve taşkın riskinin ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Toplumun her kısmının afet siyasetinin şuurunda olması, inançlı bir gelecek inşa edebilmenin en kıymetli adımıdır” sözünden yararlandı.

‘RİSKLERE KARŞI TEDBİR ALMAK ZORUNDAYIZ’

Doğal afetlerin önemli tehlikeler oluşturduğunu söz eden Lider Genç, “Yeryüzündeki tüm hareketler, mukadderatın bir modülü ve o mukadderatın sahibi, alemleri yaratan Cenab-ı Allah’tır. Bu perspektiften olaylar, değişimlerki tüm olaylar, hareketler ve işlerde bir baht planı görüyoruz. İnancımızın gerekliliği, şu anda işletmesi bu dünya, ebedi hayat boyunca ki süreksiz bir duraktır. Fakat bizi yaratan Allah, takdirlerinin iş ve süreçlerinde insanoğluna irade bahşetmiş, bu da kullanıcıların sorumluluğundadır. Zira akıllı varlıkların sahibi varlıklar olarak, büyüme kararlarının ve yaptığımız seçimlerin değişimi artar. Bu yazgı çizgisi içinde, irademizle hayatımızda gerekli tüm süreçleri almakla yükümlüyüz. Akıl, bilim ve sağduyu yatırımı gereken tüm tedbirlerin alınması, sonucu Allah’ın takdirine bırakma, inancımızın bir gereğidir. Geçtiğimiz yıl, 13 vilayetimizdeki gelişmelerin büyük sarsıntı felaketiyle karşı karşıya kaldığı görüldü. Her ne kadar bölgemizde sarsıntı riski düşük olsa da, şiddetli yağmurların sebebi olduğu sel ve heyelan üzere doğal afetler bizim için de önemli bir tehlike oluşturmaktadır. Bu risklere karşı tedbir almak zorundayız. Belediye olarak bu uygulamayı hayata geçirirken, kentimizin değerli bilim merkezi olan üniversitemizle iş birliği yapmaya da ihtimam gösteriyoruz” dedi.

‘AFETLE BİRLİKTE YAŞAMAYI ÖĞRENMELİYİZ’

Dere yataklarına mesken yapılmaması konusuna değinen Vali Aziz Yıldırım, “Olayların yelpazesina ahengi sağlayarak tabiatla barışçıl bir hayat sürdürmek zorunda olan kayıtlarını görüyoruz. Bu, dik yamaçlara mesken yapmak manasına gelir. Zira buralarda heyelan riski vardır; toprak kayabilir. Uzmanlarımız da bu mevzuyu ayrıntılı biçimde ele alacaklardır. Tıpkı biçimde, dere yataklarına da konut yapmamalıyız. Neden? Zira olağan kurallarda sakinleşebilir ve hiçbir sorun yaratmaz. Lakin bazen ağır ya da lokal yağışlarda anında taşarak seçilebilir ve büyük ziyanlara yol açabilir. Üç hafta evvel ilçelerimizde bunun örneğini gördük. Meskenlerimizi ve yerleşim yerlerimizi bu gerçekleri göz önünde bulundurarak seçmeliyiz. Sırf binalarımızı değil, yollarımızı, menfezlerimizi ve köprülerimizi de bu halde uygun hale getirmeliyiz. Hepimize büyük düşüşler düşüyor. Belediyelerimiz, genel yönetimdeki kurumlarımız, atanmış ve seçilmiş kuruluşlar, hepsinin sorumluluğu almalı. Vatandaşlarımız da tıpkı formda. Bugün burada, Trabzon’da sel ve heyelan riskleri üzerine konuşmak için toplandık” diye konuştu.

HABER-KAMERA: Trabzon,